Euroleague’de
top 16 aşamasının ilk yarısı sona erdi. İlk yedi hafta geride kaldığında E
grubunda Barcelona’nın hakimiyeti göze çarpıyor. Oynadığı yedi maçı da kazanan
Barcelona grubu lider bitirecek gibi gözüküyor. Özellikle deplasmanda
kazandıkları üç maç var ki bu maçlar hem özgüven olarak hem de 18 Mayıs’ta
Milano’da kupayı kazanabileceklerine inanma olarak takımı olumlu yönde
etkiledi. İlk turda kaybettikleri Fenerbahçe Ülker’i İstanbul’da yenmelerinin
ardından, önce son şampiyon Olympiakos’u sonra da Panathinaikos’u Yunanistan’da
yenmeyi başardılar. Rakiplere mesaj verme açısından çok önemliydi bu maçları
kazanmak. Grubun lideri olması beklenen, ilk turu maç kaybetmeden geçen
Olympiakos ise ilk hafta içerde
kazandığı Fenerbahçe Ülker maçının ardından istikrarsız bir görüntü ortaya
koydu. Milano’ya karşı hüsranla biten bir maç oynadılar, maçı 30 sayıyla
kaybetmeleri ve sadece 51 sayı atmalarından daha kötüsü -gerçekten böyle bir
durum var- uzun bir zaman sonra ilk defa bir maçın son çeyreğine havlu atarak
başladılar. Gruptaki esas rakiplerinden sadece Fenerbahçe Ülker’i yenebildiler.
Panathianikos’la oynadıkları hem lig hem top 16 maçında OAKA’dan çıkamadılar
ama yine de bana göre bu grupta ikinci
sıranın en büyük favorisi. Evinde oynadığı dört maçı da kazanan Armani Milano -ki
bu maçlar içerisinde 30’a götürdükleri Olympiakos maçı da var- top 8 ümidini devam ettiriyor. Onlar için
kırılma noktası İstanbul’da Anadolu Efes’e kaybettikleri maç olabilir.
Planinic’in kendi sahasından attığı üçlük girmemiş olsa beş galibiyet yapmış
olacaklardı ve bu denli her galibiyetin önemli olduğu bir grupta onlar için çok
önemli bir avantaj sağlayacaktı. Gruba üçte üç ile başlayan Panathinaikos ise
daha sonra oynadığı dört maçtan sadece birini kazanabildi. Grubu ikinci sırada
da bitirebilirler, top 8 yapamayabilirler de. Diamantidis’in önderliğinde
bakalım nereye kadar gidecekler.
Euroleague’de
ilk turda A grubunu silip süpüren Fenerbahçe Ülker ise ilk yedi hafta
itibariyle beşinci sırada bulunuyor. İki mağlubiyetle başladıkları grupta belki
de Pana’yı son dakikadaki oyunlarıyla yenmeseler şu an farklı şeyler
konuşacaktık. Keza geçen hafta Anadolu Efes’e karşı da çok kötü oynamalarına
rağmen, Efes her zaman daha kötü olmayı başardığından maçı kazanmasını
bildiler. Kenan Sipahi’yi Türkiye Kupası’nda kaybettiler. Yaptıkları Pierre
Jackson hamlesi ise değişik. Daha çok
bire bir üzerinden sayı bulan iyi bir skorer Jackson. Savunmaların dozunun
arttığı, hücumun tıkandığı noktalarda
alternatif olacaktır. Fenerbahçe Ülker, Obradoviç önderliğinde her takımı
yenebilir, başa baş mücadele edebilir, ilk turda gördük bunu ama ikinci turda
takımın defoları iyice göz önüne çıktı. E grubunda final-four görmemiş tek
takım olan Fenerbahçe Ülker defolarını ne kadar minimize edebilirse Milano
hayallerini o kadar ayakta tutabilir. Bu sene klasik bir Joan Plaza takımına
evrilen Unicaja ise şu an altıncı sırada. Üç galibiyet – dört mağlubiyetleri
var. İkinci sıradaki Olympikos’un dört galibiyet-üç mağlubiyeti olduğunu
düşünürsek, bu grupta her takım ilk dördün içine kendini atabilir. Sergio
Scariolo’nun Laboral’i ilk hafta deplasmanda Unicaja’yı yendikten sonra acaba
dedirtmişti ama sonrasında oynadıkları bütün maçları kaybederek grubun son
sırasını aldılar. Normalde Anadolu Efes’in grubu son sırada bitirmesini
bekliyordum, gerçi belli olmaz Laboral’le verecekleri son sıra mücadelesini
kazanabilirler. Engin Özerhun’u, Anadolu Efes yönetimini anlatarak kendimi
yormayayım. Evangelos Angelou kumarını oynayarak Dusko Ivkovic’i seneye takımın
başına getirmeyi planlıyorlar. Engin Özerhun’un son kumarı olabilir bu. Son
yıllarda kumarda hep yanlış ata oynayıp kaybettiler. Alacakları ekstra
galibiyetlerle belki de Laboral’le beraber kimin ilk dörde gireceğini belirleyecekler.
En fazla grubu Laboral’in üstünde bitirebilirler, daha fazlası olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder