26 Nisan 2014'te Cermodern'de gerçekleşen Alper Canıgüz söyleşisinden
bazı satırbaşları:
Oğullar ve Rencide Ruhlar ile Cehennem Çiçeği
arasındaki dokuz yılın uzun olduğunun farkındayım.
Şu an “Kan ve Gül” ismindeki kitabımı yazıyorum.
Önce e-kitap olarak yayımlanacak, sanırım 5-6 aya kitabı bitirmiş olurum.
Hayatımda kitap yarışmalarına hiç katılmadım. Sadece
bir kere bir yarışma görmüştüm; 13-14 yaşlarında, ödülü 65.000 liraydı. O
zamanlarda da bir converse beğenmiştim, fiyatı 64.000 lira. O converse’i
alabilmek için yarışmaya katıldım, kazandım ve ayakkabıyı aldım.
İnteraktif veya çizgi-roman türü bir şey
yapabileceğimi sanmıyorum. Bana göre kitabın başı ve sonu belli olmalı. Bir
tasarım ürünü olmalı kitap. ‘Kitabın sonunu okura bırakalım veya şimdi şu
sayfaya git’ türünden bir roman yazacağımı düşünmüyorum.
Oğullar ve Rencide Ruhlar’ı yazmadan önce kafamda
Alper Kamu karakteri oluştu. Bu karakter üzerine çalışıp hikayeyi oluşturdum.
İlk kitabı yazarken, ikincisinin hikayesi kafamda oluşmuştu.
Oğullar ve Rencide Ruhlar 2004’te, Cehennem Çiçeği
2013’te yayımlandı. Bu iki kitap arasında da Gizli Ajans (2008) yayımlandı. Bir
polisiye yazar veya seri yazarı olarak tanımlanmak istemediğinden, bilinçli
olarak arka arkaya devam kitabı çıkarmak istemedim. İlk iki kitap arasındaki
dokuz yıl çok uzun, farkındayım. Kan ve Gül’den sonra serinin üçüncü kitabı da çıkacak.
Seslenen kitap projesi için yayınevim ile görüşüyorlar.
Cehennem Çiçeği için bir görüşme olduğunu biliyorum, anlaşılırsa kitabın
seslendirmesi yapılacak.
Oğullar ve Rencide Ruhlar ile Cehennem Çiçeği’nin
ikisinin de 204 sayfa olması illuminati J
Bir şeyler yazmaya resim dersinden sonra karar
verdim. Herkese ressam olacağım diyordum, hocamız içimdeki bütün şevki kırınca,
ressam olmaktan vazgeçtim. Bazen eski arkadaşlarla karşılaşınca, hani sen
ressam olacaktın diye soruyorlar hala.
Türkçe öğretmenimiz de yazdığım bir yazıdan sonra
beni yanına çağırıp bunu gerçekten benim yazıp yazmadığımı, bir yerlerden mi
alıntı yaptığımı sordu. Sonra bana kitaplar vererek beni teşvik etti ve böyle
yazmaya başladım.
İlk kitabımı yazmayı bitirdikten sonra aklımda
üç-dört yayınevi vardı. Bunlara gönderecektim, beğenmezlerse yazarlık
hikayesinden vazgeçecektim. Bu yayınevlerine gönderdim ve İletişim olumlu
olarak geri döndü. İletişim bu konuda daha profosyonel. Diğerlerinin okumadığına
eminimJ
İletişim’le görüşmemizde bana, çok satan bir yazar olmayacağımı, çok okunan, kitapları
çok basılan, çok para kazanan biri olmayacağımı ama bunu kafama takmamam
gerektiğini söyledilerJ
Alper Kamu ve babasının ilişkisi, belki benim görmek
istediğim, belki göremediğim, belki gördüğüm
ilişki. Babamı küçükken kaybettim, ben küçükken hep bana hikayeler
anlatırdı, güzel adamdı.
Çocukken herkes divanın veya yatağının altına
saklanmıştır. Alper Kamu’nun yaptığı da o. Oğullar ve Rencide Ruhlar’ın ilk basımının
kapağındaki leğende de, Alper Kamu’nun divanın altında saklandığı leğene bir
gönderme var.
Kitaplar için dizi ve sinema projesi geliyor. Bir
şekilde olmadı şu ana kadar. Alper Kamu karakterlerinin olacağını sanmıyorum,
sinema olabilecek en yakın kitabım Gizli Ajans.
Boğaziçi Psikoloji’yi bitirdikten sonra mesleğimi
hiç yapmadım. Sadece askerde, psikoloji bitirdim diye zorla yaptırmışlardı.
Alanım klinik psikoloji değildi ama sormadılar zatenJ
NTV Tarih yeni adıyla Yaşayan Tarih olarak
yayımlanmaya başlayacak. Orda yazmaya başlayacağım. Kurgusal tarih yazacağım,
tarihçi değilim, bu konuda bilgim birikimim yok. İstesem de yazamam zaten,
İlber Oltaylı falan yazacak dergide J
Sürekli ve düzenli takip edip okuduğum bir dergi
yok. OT’ta yazmıyorum, yazmayacağım.
Kitabı yazarken bir anda yukardan ilham gelmiyor.
Üzerine ciddi mesai harcayıp çalışmak gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder