Olmasaydı Sonumuz Böyle
09.08.2012
Nick Calathes, Romain
Sato, Mike Batiste, Kostas Kaimakoglou, Stratos Perperoglou, Drew Nicholas, Antonis
Fotsis, Aleks Maric, Ian Vougioukas. Bu isimleri sporla, basketbolla ilgili
herkes hayatında bir çok kez duymuştur. Çok da uzağa gitmeye gerek yok.
Takvim 8 Mayıs
2011’i gösterdiğinde; basketbolda Avrupa’nın en büyüğü olan Panathinaikos’un o
gün süre alan 11 oyuncusundan 9’u bu isimlerdi. Barcelona’da oynanan final
maçında Panathinaikos’la kupayı kazanan bu 9 oyuncunun tamamı, artık
Panathinaikos için oynamayacak.
Yunanistan’daki
ekonomik kriz malum, ülke çok zor zamanlar geçirdi,geçiriyor ve geçirecek gibi.
Yunanistan’da herkesi etkileyen bu kriz, doğal olarak ülke basketboluna da
sıçradı. Ülkenin en büyük basketbol kulübü olan Panathinaikos da (Olympiacos
taraftarları kusura bakmasın) kadroda küçülmeye gitti.
2012 sezonuna
Fotsis,Nicholas’a veda edip, Saras-David Logan-Steven Smith eklemeleriyle giren
yeşiller yine de temel kadroyu elinde tutmuştu. Yıllardır Yunanistan Lig şampiyonluğunu
kazanan PAO, hem “Euroleague şampiyonu ünvanını elinde tutmak hem de ligi
tekrar kazanmak” hedefleriyle sezona başladı.
Euroleague’de final-four
yapan takım, ligde de finale ulaşacaktı. Pao’nun önündeki rakibin kim
olacağının ise ön izlenimi Yunanistan Kupası’nda görülmüştü. Olympiacos farklı öne
geçtiği maçta, son çeyrekte maçı PAO’ya vermesine rağmen ilerisi için rakibine
mesajı vermişti.
2012
İstanbul’da CSKA’ya karşı elinden geleni yapan Pao maçı kaybedip, teselli
ikramiyesi olarak gördüğü lig şampiyonluğuna odaklanıyordu. Euroleague’de top
16’dan sonra çıkışa geçen, daha doğrusu durdurulamayan Olympiacos lig
şampiyonluğunu da kazanarak sezonu duble ile kapatıyordu.
Şampiyonluğun
kaybedildiği akşam ise Panathianakoslu taraftarların aklında tek bir şey vardı:
Medyada dile getirilen “Obradoviç takımı bırakacak haberlerinin gerçeği”.
Çok iyi
hatırlıyorum, izlerken o an en büyük aşk fimlerinin seni seviyorum sahnesi
gibiydi.(http://www.youtube.com/watch?v=hqp5L84vZ-o&feature=share)
Kısa bir çeviri yapacak olursak, Obradoviç kalbim burada- kalmak
istiyorum demesine rağmen ,kulüpten ayrılmak zorunda kaldı. Oraya gelen
taraftarlar, ne PAO’nun çocuğu Zeljko demek için geldiler ne de Kocaman Gururumuzsun,
İmparatorsun demek için.
10 yıl boyunca
başarısız olunacak deseler, yine de Zeljko’nun kalmalarını isterlerdi. Burada
başarı odaklı bir birliktelikten söz etmiyoruz; gerçek bir bağlılık, gerçek bir
sevgiden bahsediyoruz. Bunlar olunca başarı da doğal olarak geliyor zaten.
Zeljko’nun
Giannakopoulos kardeşler ile takımın bütçesinde anlaşamadığı yüzünden
takımı bıraktığı söyleniyor ki yine söylenenlere göre 3 milyon euro gibi bir
fark varmış Obradoviçle yönetim arasında. Bu da ekonomik olarak durumun ciddiyetini
ortaya koyuyor, gerçek bir FEDA’dan söz ediyoruz burada. (AEK’nın küme
düşürüldüğü heralde olayın ciddiyetini anlatmak için yeterli)
Hikaye de
bir anlamda burada başladı. Domino taşı gibi Obradoviç ayrıldıktan sonra
oyuncularda birer birer ayrılmaya başladı. Avrupa’da ekonomik krizden
etkilenmeyen ülkeler olan Rusya ve Türkiye oyuncuların genel olarak tercih
ettiği yerlerdi.
En son ayrılık
haberi de 7 Ağustos’ta ,dün geldi.1984 yılının 7 Ağustos’un da dünyaya gelen
Stratos Perperoglou, yaş günü hediyesi olarak PAO’nun en büyük rakibine
transfer oluyordu. 4 yıl formasını giydiği Yeşiller’den,kırmızılara geçen
Perperoglou’nun ilk OAKA maçında onu doğuran annesiyle ilgili düşüncelerini
Gate 13’den dinleyeceğiz! Gemiyi terk etmeyen iki oyuncu ise Diamantidis ve
Tsartsaris.
Takımda koçtan
oyuncusuna kadar bir çok değişikliğe giden PAO elbette bundan sonra da başarılı
olacaktır, kupalar kazanacaktır ama şöyle geriye dönüp son 10 yıla baktığımızda
Avrupa basketboluna damga vurmuş bir kulübün bir anda böyle bir değişikliğe
mecbur kalması elbette üzücü.
2000 yılında
gelip 2012 yılında bıraktığı Panathianiskos’ta Zeljko, tam 5 defa Avrupa’nın en
büyük kupasını kazandı. Bu süreç içinde 2001-2002 ve 2011-2012 sezonları hariç
Yunanistan Ligi şampiyonluğunu kazanarak, lige adeta damgasını vurdu.
Günümüzden
geçmişe doğru gidecek olursak, bu sene Nba yıldızlarıyla dolu CSKA’ya karşı
oynadıkları oyunu hatırlıyoruz. Biraz şanssızlık, biraz son dakikadaki hakem
kararları ile kupaya veda ettiler ama sadece ilk çeyrekte yaptıkları bile
alkışa değer.
2011’de ise;
kendi evinde oynanacak Final Four’un en büyük şampiyonluk adayı
Barcelona’yı, hem de ev sahibi avantajı olmamasına rağmen top 8’de 3-1 ile
geçmeyi başardıklarını hatırlıyoruz. Nba’in yeni Avrupalı starı olarak
gösterilen Ricky Rubio’yu Nick Calathes ile bitiren Zeljko, Diamantidis’in
efsane performansıyla yine kupaya uzanıyordu.
2009-2010
sezonuna dönecek olursak, o sezon Euroleague’e top 16’da veda eden PAO, ”şampiyon
olduğu sezonun arkasında top 16’ya veda etme” gibi ilginç bir alışkanlık
kazanıyordu. 2008-2009’da ise; Berin’de oynanan Final Four’da önce en büyük
rakibi Olmypiacos’u geçen PAO, finalde de CSKA’yı geçerek yine kupaya
uzanıyordu.
Bir önceki
sezonu yine top 16’da noktalayan PAO’nun, 2007’yi yine Euroleague şampiyonu olarak
kapattığını hatırlatalım. 2005’te o aralar Avrupa’nın en iyisi Maccabi’ye karşı
oynadıkları oyun da hala akıllarda. Dedik ya unutulmayacak yıllar yaşadılar, yaşattılar.
2002 (İbrahim
Kutluay’dan hatırlayabiliriz) ve 2000 yıllarınıda Zeljko önderliğinde
şampiyon olarak noktalayan PAO’nun şu son 12 senesini - özellikle de 2005
sonrasını – anlatmak için,aldıkları kupaları yazmak
yetmez.Bodiroga’lar,Diamantidis’ler,Spanoulis’ler,Saraslar,Batiste’ler,rol
oyuncular da yetmez.
Hani
yaşaman lazım derler ya öyle seneler yaşattı PAO. Rakiplerinden her zaman saygı
gördüler, her zaman da o saygıyı hak ettiler.
Hani bazı
takımlar vardır hep hatırlanırlar, o takımlardan biri de PAO olacak hem de
2000-2012 arasında yaptıklarıyla. (Saras’a selamımızı gönderip,saygı da kusur
etmeyelim.)
Süreç biraz
uzun, gelen-giden oyuncu sayısı da biraz uzun ama olsun Horto Magiko’da
uzun. Nasıl televizyon başında Gate 13’e katılıp yıllarca beraber söylediysek,
o yılları da hep hatırlayıp söyleyeceğiz.(Yeni başlayanlara Horto Magiko http://www.youtube.com/watch?v=u0rMe2Vyb9E
)
Böyle güzel bir
oluşumu insan en azından 2-3 yıl daha,Diamantidis 35’ine gelene kadar izlemek
isterdi.Eminim rakipleri de böyle bir takımın bozulmasını değil,devam etmesini
isterdi ama artık gerçek şu ki Pao’da yeni bir devir başlıyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder